- (2011) Volume 5, Issue 3
Seval Bahadir Koca1*, Behire Isil Didinen1, Seçil Ekici1, Arife Dulluç2
1Süleyman Demirel Üniversitesi, Egirdir Su Ürünleri Fakültesi, Egirdir, Isparta
2Tarim ve Köyisleri Bakanligi, Isparta Il Müdürlügü, Isparta
Ecological impacts including emergence of a large variety of pathogens and bacterial resistance is caused in increase of productivity in aquaculture. This negatively effects are seen as a results of made applications in production cycles (such as randomly use kemoteropatik). Using probi-otic in aquaculture is a new approach to reduce these negatively effects. In this study is submi-ted, definition of the concept probiotic, effect mechanisms of probiotics, colonization to host, selection of probiotics, use probiotic in fish, crustacean, the mollusk and the live feed.
Probiotic, Bacteria, Aquaculture
Probiyotikler, konagin intestinal mikroflorasi-nin gelisimini tesvik eden, tüketilmeleri sonu-cunda sindirim sisteminde yararli etkileri ile ko-nagin sagliginda iyilesmeye ve hizli büyümeye neden olan tek veya karisik canli mikroorga-nizma kültürleri veya bunlarin metabolitleridir (Gomez-Gill vd., 2000; Vine vd., 2006). Probi-yotikler konakçiya yararli yem katki maddeleri olarak da tanimlanmaktadir (Wang, 2007).
Laktik asit bakterileri karasal hayvanlarin beslenmesinde en yaygin olarak kullanilan probi-yotikler oldugu için, sucul türler için de probiyo-tik olarak kullanilmasi önerilmektedir (Gateso-upe, 1991; Ringo ve Gatesoupe, 1998). Laktik asit bakterileri probiyotik olarak pek çok potansi-yele sahiptirler: gelisimi uyarabilirler, zararli bakterilerle rekabet edebilirler ve organizmanin dogal bagisiklik mekanizmasini güçlendirebilirler (Vandenberg, 1993; Villamil vd., 2002). Sucul türler üzerindeki etkileri degerlendirilen suslar genellikle Lactobacillus acidophilus, L. sporoge-nes, L. rhamnosus, L. plantarum, Carnobacte-rium divergens sp., Lactococcus lactis ve Pedio-coccus acidilactici’dir (Casteks, 2008). Yaygin olarak kullanilan diger probiyotikler, spor üreten Bacillus spp. ve mayalardir. Bacillus spp.’lerin tutunma yetenekleri, bacteriocin (antimikrobiyal peptitler) üretimi ve bagisiklik sisitemini uyarici etkileri kanitlanmistir. Spor formunda olduklari için raf ömürleri de uzundur. Saccharomyces ce-revisiae de yaygin olarak kullanilan bagisiklik sistemini uyarici etkisi kanitlanan, inhibitör mad-deler ürettigi görülmüs bir maya türüdür (Kesar-codi-Watson, 2008).
Probiyotiklerin Etki Mekanizmalari Rekabet Etkisi
Probiyotiklerin sucul hayvanlara etki meka-nizmalari konusundaki çalismalar daha çok inhi-bitör madde üretimi ile ilgilidir (Kesarcodi-Wat-son vd., 2008). Bakteriyel antagonizm dogada yaygin bir olaydir. Mikrobiyal etkilesimler, po-tansiyel patojen mikroroganizmalar ile rekabetçi faydali organizmalar arasindaki dengede asil rolü oynarlar. Yine de mikrobiyal topluluklarin kom-pozisyonu yetistiricilik uygulamalari ve çevre kosullariyla degisebilir ki, bu da seçilmis bakteri-yel suslarin çogalmasini uyarir. Bilindigi gibi su-cul hayvanlarin sindirim kanalindaki mikrobiota degistirilebilir. Bu nedenle mikrobiyal manuplas-yon, firsatçi patojenlerin azaltilmasi ya da ele-mine edilmesinde uygun bir yoldur (Balcázar, 2002). Akuakültürde Thalassobacter utilis’in V. anguillarum’a karsi inhibitör etkisi gösterilmistir. Bu sus, yengeç larvalarinin (Portunus trituber-culatus) yasama oranlarini artirmis ve larvalarin yetistirildigi sudaki Vibrio sp. miktarini azalt-mistir (Nogami ve Madea, 1992; Nogami vd., 1997). Daha sonra Olsson vd., (1992), tarafindan ergin Scopthalmus maximus ve Limanda limanda’larin bagirsak ve deri mukusundaki bak-teriyel suslarin Vibrio anguillarum’un üzerinde baskilayici etki yaptigi bildirilmistir (Balcázar vd., 2006). Ekvatorda, Litopenaeus vannamei (beyaz karides)’nin post larva döneminde gi V. alnolyticus susunun probiyotik olarak kullanil-masi ile büyüme ve yasama oranini artirdigi sap-tanmistir (Garriques ve Arevalo, 1995).
Enerji kaynaklari için rekabet yoluyla olusan probiyotik etki, hücre disi ürünlerle gerçekles-mez, canli bakteriyel hücrelere ihtiyaç vardir. Demir için rekabet deniz bakterilerinde önemli bir faktör olarak rapor edilmistir. Demir baglayan maddeler, sideroforlar, mikrobiyal gelisim için uygun demirin saglanmasina izin verir. Probiyo-tiklerin siderefor üretimi, sinirli demir sartlari al-tinda patojen bakterileri demirden mahrum bira-kir. Sinirli demir sartlarinda gelisen Pseudomonas fluorescens’in kültür supernatantinin, Vibrio anguillarum’un gelisimini inhibe ettigi bildiril-mistir (Kesarcodi-Watson vd., 2008).
Etki mekanizmasinda genis olarak yer alan bir diger kavram tutunma bölgeleri için rekabettir. Vine vd., (2006), 5 adet probiyotigin, balik bagir-sagindaki iki patojen bakteri ile rekabetini gös-termislerdir. Probiyotiklerin önceden kolonize olmasi, iki patojenin tutunmasini zorlastirmis ve probiyotikler patojenlerle yer degistirmistir.
Besin Kaynagi ve Sindirime Enzimatik Destek
Bazi arastirmacilar, mikroorganizmalarin sucul canlilarin sindirim isleminde yardimci oldugunu bildirmektedirler. Baliklarda Bacteroides ve Clostridium sp.’nin, konakçinin beslenmesini özellikle vitaminler ve yag asitleri saglama yo-luyla destekledikleri rapor edilmistir (Sakata, 1990). Bazi mikroorganizmalar, Agrobacterium sp., Pseudomonas sp., Brevibacterium sp., Microbacterium sp. ve Staphylococcus sp., Salvelinus alpinus’larda besinsel islemleri destekleye-bilmektedir (Ringo vd.,1995). Ayrica bazi bakte-riler ekstrasellüler enzimler (proteaz, lipaz vb) ve hatta gerekli büyüme faktörleri üreterek bi-valve’lerin sindirim islemine yardimci olurlar. Benzer bulgular ergin karideslerin mikrobiyal florasi için de bildirilmistir. Mikrobiota, yem-lerde ek kaynak olarak görev alabilir ve sindirim kanalindaki mikrobiyal aktivite, vitamin ve esan-siyel aminoasit kaynagi olabilir (Balcázar vd., 2006).
Bairagi vd., (2002), 9 adet tatli su baliginin bagir-saklarindan izole ettikleri seçilmis bakteriyel suslarin, sindirim enzimleri ürettiklerini ve böy-lece yemden yararlanmayi ve sindirimi kolaylas-tirdiklarini saptamislardir. Ramirez ve Dixon (2003), 3 balik türünden izole ettikleri anaerobik bagirsak bakterilerinin enzimatik özelliklerini ortaya koymuslar ve potansiyel olarak probiyotik rol oynayabileceklerini ifade etmislerdir. Bairagi vd., (2004) Labeo rohita’larin yemlerine, B.subtilis ve B. circulans’in ilavesi gelisim, yem dönüsüm orani, protein etkinlik orani gibi fak-törleri etkileyerek performansi artirmistir. Bakte-riler bu gelisimi, selülozu ve nisastayi hidrolize edebilen hücre disi sellülotik ve amilotik enzim üreterek saglamaktadirlar (Kesarcodi-Watson vd., 2008).
Su Kalitesi Üzerindeki Etki
Probiyotiklerin sucul çevredeki etkilerini an-lamak için pek çok çalisma yapilmistir. Bir grup yararli mikroorganizmanin (Lactobacillus, Ba-cillus, Nitrosomonas, Cellulomonas, Nitrobacter, Pseudomonas, Rhodoseudomonas, Nitrosomonas ve Acinetobacter) sudaki organik yükün minera-lizasyonuna yardimci olarak, su kalitesi ve pato-jen mikroorganizmalarin kontrol için yararli ola-bilecekleri ifade edilmektedir (Shariff vd., 2001; Irianto ve Austin, 2002).
Su kalitesinin düzeltilmesinde, özellikle Bacillus türleri kullanilmaktadir. Gr(+) bakteriler, organik maddeyi COM2’e, Gr(-) bakterilerden daha iyi dönüstürürler. Üretim döngüsü sirasinda yük-sek seviyedeki Gr(+) bakteriler, çözünmüs ve partiküler organik karbonu minimize edebilirler. Bacillus türleri, yetistiriciligin yapildigi su orta-mindaki patojenlerin sayisini azaltarak ve sudaki mikrobiyal populasyonun kompozisyonunu etki-leyerek su kalitesini iyilestirmektedir. Bu nedenle Bacillus türlerinin, sucul ortamdaki potansiyel patojenlere kasi antagonistik etkilerinin oldugu düsünülmektedir (Irianto ve Austin, 2002). Bacillus sp.’nin kullanilminin su kalitesini iyilestir-mesiyle, Penaeus monodon juvenillerinin saglik durumlarini, büyüme ve yasama oranlarini artir-digi ve patojenik Vibrio’lari azalttigi bildirilmistir (Balcázar vd., 2006).
Bagisiklik Reaksiyonunun Artmasi
Sucul organizmalarin spesifik olmayan bagi-siklik sistemi, probiyotiklerle uyarilabilir. Clostridium butyricum bakterisinin gökkusagi alabali-gina verilmesi, baligin vibriosise karsi direncini yükseltmistir. Bu yükseltme, lökositlerin fagosi-tik aktivitesinin artmasiyla saglanmistir. Yapilan baska bir arastirmada Bacillus sp.’nin kullanil-masinin P.monodon’da hem humoral bagisiklik savunmasini, hem de hücresel aktivasyon yoluyla hastaliklardan korunmayi saglamistir. Bacillus ve Vibrio sp. karisimi suslarin kullanilmasi da beyaz karides yavrularinin büyüme ve yasama oranlarini etkilemis, ayrica beyaz benek sendromu vi-rüsü ve Vibrio harvei patojenlerine karsi koru-yucu etkileri bulunmustur. Bu koruyucu etki, fa-gositozis ve antimikrobiyal etkinin artmasindan kaynaklanmaktadir. Ayrica Lactobacillus rhamnosus’un 105 kob/gr dozunda yeme uygulanma-siyla gökkusagi alabaliklarinda resipiratory burst aktivitesini uyardigi bildirilmektedir (Balcázar vd., 2006).
Itami vd. (1998), Bifidobacterium thermophilum’un olusturdugu peptidoglukanin, kuruma ka-rideslerinde V. penaeicida ile infeksiyon olustu-ruldugunda karideslerin hayatta kalma oranlarini önemli ölçüde arttirdigi bildirilmektedir. Bu olumlu etki karideslerin granülositlerinin fagosi-tik aktivitesindeki bagisiklik sistemini uyarici etki ile saglanmistir. Gullian vd. (2004), bakteri-yel ürünlerin (örnegin glukanlar ya da lipopoli-sakkaritler) bagisiklik sistemini uyarici etkile-rini test etmisler ve Bacillus türünün bagisiklik sistemini uyarici etkisi oldugunu belirlemislerdir
Yapilan arastirmalarda salmonid baliklarin kuluçkahanelerinden izole edilen Pseudomonas sp., Vibrio sp., Aeromonas sp. ve Coryneform grup bakterilerin IHNV (Infeksiyöz hematopoie-tik nekrozis virüsü)’ne karsi antiviral etki sagla-digi bildirilmistir. Baska bir çalismada, bir siyah kaplan karidesi kuluçkahanesinden izole edilen iki farkli Vibrio susunun, IHNV(Infeksiyöz he-matopoitik nekrozis virisü) ve OMV (On-corhynchus masou virüsü)’ne karsi etkileri belir-lenmistir (Balcázar vd., 2006).
Probiyotiklerin seçimindeki en yaygin yol, in vitro antagonizm testidir. Bu testte patojenler, aday probiyotiklere ya da onlarin sivi ortamdaki hücre disi ürünlerine maruz birakilmaktadir. Bu-nunla birlikte bu testler, in vivo etkinin tahmi-ninde kullanilamaz. Örnegin, Pseudomonas fleuroscens’in Aeromonas salmonicida’ya karsi in vitro olarak antagonistik etkisi belirlenmesine ragmen, Frunkulosise karsi Atlantik salmonlarini korumada etkili olmamistir. Bu nedenle, probi-yotigin orjini, güvenilirligi ve suslarin sindirim kanalinda yasayabilme yetenekleri (safra tuzla-rina, düsük pH ve proteazlara direnci) önemlidir. Mikroorganizmalarin kolonize olma yetenegi, potansiyel probiyotik degeri bakimindan asil se-çim kriteridir. Kolonizasyon islemi, bakterinin mukozal yüzeye tutunmasiyla baslar. Bunu, mu-kus jeli içine girmesi veya epitel hücrelerine tu-tunmasi izler. Mukozal yüzeylere tutunma ve kolonizasyon ile patojenlere karsi olusan koru-yucu mekanizma, besin ve baglanma yeri için rekabet yada bagisikligi harekete geçirme seklin-dedir (Westerdahl vd., 1991; Salminen vd., 1998).
Sonuç olarak probiyotik bakteri seçim metot-larinda akuakültürdeki kullanim için; geçmise yönelik bilgilerin toplanmasi, potansiyel probi-yotigin kazanilmasi, potansiyel probiyotiklerin patojen suslarla rekabete girerek elemine etmele-rinin saglanmasi, potansiyel probiyotiklerin pa-tojenitesinin denenmesi, konakçidaki potansiyel probiyotiklerin etkisinin degerlendirilmesi, eko-nomik kar/zarar analizi yapilmasi gerekmektedir (Balcázar vd., 2006).
Baliklarda Probiyotik Uygulamalari
Akuakültürde biyolojik kontrol ajanlari olarak önerilen probiyotiklerin çogunlugunu, laktik asit bakterileri (Lactobacillus ve Carnobacterium), Vibrio (V.alginolyticus), Bacillus ve Pseudomonas cinsi bakteriler olusturmakla birlikte, Aeromonas ve Flavobacterium cinslerinin de probi-yotik etkileri söz konusudur (Tablo 1 ) ( Balcázar vd., 2006).
Gatesoupe, (1994), laktik asit bakterileri ile zenginlestirdigi rotiferleri, kalkan baligi larvalarinin beslenmesinde kullanimi ile ortalama agirligin ve hayatta kalma oranlarinin önemli ölçüde arttigini ve patojenik Vibrio türlerine karsi önemli bir koruma sagladigini bildirmektedir. Gadus morhua frylarina ayni yolla Carnobacterium divergens verilmesi sonucu, Vibrio anguillarum’a karsi hastalik direnci gelistirdigi görül-müstür (Gildberg ve Mikkelsen, 1998).
Larval kalkan baliklarinin yetistiriciliginin yapildigi bir çalismada, 400 adet denizel bakteri susundan 34’ünün V. anguillarum, V. splendidus ve bir Pseodoalteromonas türüne karsi in vitro’da antibakteriyel etkileri saptanmistir. Bu suslar Roseobacter spp., Vibrio spp. ve Pseodoalteromonas olarak teshis edilmis olup, bir Roseobacter susunun 107 kob ml-1 olarak larvalara uygulandi-ginda, larvalarda mortaliteleri azalttigi görül-müstür (Hjelm vd., 2004).
Bacillus türlerinin karisimini içeren ticari pro-biyotigin yetistiricilik suyuna ilavesinin, kanal yayin baliklarinda (Ictalurus punctatus) üretimi ve larvalarda hayatta kalma oranlarini artirdigi bildirilmektedir (Queiroz ve Boyd, 1998).
Atlantik salmonlarinin bagirsaklarindan izole edilen Carnobacterium sp. susunun 5x107 kob/g oraninda yeme ilavesinin, salmonid fry ve fin-gerlinglerinde A. salmonicida, Vibrio ordalli ve Yersinia ruckeri’nin neden oldugu enfeksiyonla-rin kontrolünde etkili oldugu tespit edilmistir (Robertson vd., 2000).
Aeromonas hydrophila, Vibrio fluvialis, Car-nobacterium sp. ve Gr(+) kok kültürleri gökku-sagi alabaliklarinin yemlerine ilave edildiginde, rekabet etkisi ve balikta hücresel bagisikligi arti-rarak frunkulozisin etkisinde önemli bir azalmaya neden olmustur (Irianto ve Austin, 2002). Benzer sekilde i susunun 108 hücre/ml oraninda banyo yoluyla Atlantik salmonlarina uygulanmasi sonucu, A. salmonicida, V. anguil-larum ve V. ordalli’den kaynaklanan ölümleri azalmistir (Austin vd., 1995).
Paralichthys olivaceus larva ve juvenillerin-den elde edilen bagirsak bakterilerinin antibakte-riyel özelliklerinin arastirildigi bir çalismada, Vibrio spp.’nin %53’ünün Pasteurella piscicida’nin gelisimini engelledigi tespit edilmistir (Sugita vd., 2002).
Lactobacillus rhamnosus’un gökkusagi ala-baliklarinin yemine ilave edilerek 51 gün süreyle kullanimi baliklarda A. salmonicida’dan kaynak-lanan ölümleri azaltmistir (Nikoskelainen vd., 2001). Enterococcus faecium’un da yilan baliklarinin yemlerine ilavesinin Edwardsiella tarda ile eprüvasyon sonrasi hayatta kalma oran-larini önemli ölçüde artirdigi görülmüstür (Chang ve Liu, 2002).
Yaman (2007), levrek baliklarinda probiyotik olarak i gelisim üzerine etkilerini arastirmislardir. Kontrol grubu, yetis-tirme suyuna 106 kob/ml bakteri ilavesi, Artemia kulturune 108 kob/ml bakteri ilavesi yapmislardir. Bu besleme planina 50. gune kadar devam edil-mis ve daha sonra her iki grubunda toz yemine 2,5 ay boyunca 109 kob/g duzeyinde bakteri ilave edilmistir. Deformasyon oranlari; yetistirme su-yuna bakteri ilave edilen larvalarda % 5, Artemia kulturune bakteri ilave edilen larvalarda % 2 ve kontrol grubundaki larvalarda % 7 olarak tespit edilmistir. Larval yasama orani deneme grupla-rinda % 27.4 ve kontrol grubunda % 18,9 olarak belirlenmis olup aradaki fark önemli bulunmus-tur. Probiyotik uygulamasinin larva, yavru ve ye-tiskin dönemdeki baliklarin aylik agirlik artislari ve yem degerlendirme oranlari üzerinde etkisi olmadigini belirlemislerdir.
Dulluç, (2011), çalismalarinda tilapia (O. niloticus) ve aynali sazan (C. carpio) yavru-larinin yemlerine 1,0x105, 1,0x106, 1,0x107 kob/g oranlarinda Bactocell® (Pediococcus acidilactici)’un büyüme ve yem degerlendir-mesi üzerine etkilerini arastirmislardir. Deneme sonunda probiyotik ilavesinin tilapia ve sazan yavrularinin büyümesi üzerine etki etmedigi be-lirlenmistir.
Crustacean’larda Probiyotik Uygulamalari
Rengpipat vd. (1998), kaplan karideslerinde Bacillus S11’in yeme ilavesi ile Penaeus monodon postlarvalarinda patojenik luminescent bak-teri kültürü ile eprüvasyon yapildiginda hayatta kalma oranlarinin arttigini belirtmislerdir.
Vaseeharan ve Ramasamy (2003), siyah so-lungaç hastaligina yakalanmis i’lardan izole edilen patojenik Vibrio harveyi’nin in vitro ve in vivo sartlar altinda gelisi-minin, patojenik olmayan Bacillus subtilis BT23 tarafindan kontrol altina alindigini göstermisler-dir.
Ajitha vd. (2004), çalismalarinda laktik asit bakterilerinin yaygin olarak kullanilan suslarin-dan Lactobacillus acidophilus, Streptococcus cremoris ve iki farkli L. bulgaricus susunun Pe-naeus (Fenneropenaeus) indicus’larda patojen olan Vibrio alginolyticus’a karsi in vitro’da antagonistik etkileri olan bu bakterilerin her bi-rini karideslerin yemlerine, son konsantrasyon 5x106 hücre/yem olacak sekilde balik yagiyla ka-ristirilip yeme ilave ederek 4 hafta boyunca bes-lenmeleri sonrasinda, V. alginolyticus’un (3x109hücre/ml konsantrasyonunda) i.m.(kas içi) injek-siyonla juvenil karideslere verilmesi sonucunda, mortalite oranlari S. cremoris ile beslenen kari-deslerde %20, L. bulgaricus ile beslenenlerde %40 ve kontrol grupta %80 olarak bulundugu belirtilmistir.
Rattanacyhuary vd. (2007), Güney Tay-land’daki intensif karides havuzlarinin sularindan izole ettikleri 5 adet proteolitik aktiviteye sahip olan bakteriyi, karides patojeni olan Vibrio harvei’ ye karsi kullanim olanaklarini arastirmislar ve en büyük inhibisyon zonunu (21.62 mm), Pseudomonas sp.’nin gösterdigini kanitlamislardir. Fakat, karideslerin kültürünün yapildigi akvar-yum sularina, Pseudomonas sp.’nin ilave edilme-sinin karideslerin gelisim oranlarina ve sudaki isayisinin azalmasina önemli bir etkisinin olmadigi belirlenmistir.
Gullian vd. (2004), karidesler için bagisiklik sistemini uyarici özellikte probiyotik bakteriyel suslar elde etmek istedikleri çalismalarinda, do-gadan toplanmis saglikli karideslerin hepatopank-reaslarindan toplam 80 sus izole edilmis ve V. harveyi’ye karsi inhibitör etki gösteren 3 sus (Vibrio P62, Vibrio P63, Bacillus P64) belirlen-mistir. Daha sonra bu bakteri suslarinin, karides hepatopankreasinda kolonizasyon yüzdeleri aras-tirilmistir. Suslarin kolonizasyon oranlari sira-siyla %83, %60 ve %50, probiyotik suslarin V.harveyi’ye karsi inhibisyon yüzdesi sirasiyla %54, %19 ve %34 oldugu, probiyotikle beslenen karideslerde ortalama agirligin kontrol grubundan önemli ölçüde daha yüksek bulundugu ifade edilmistir.
Vijayan vd. (2006), Penaeus monodon ve Maccrobrachium rosenbergii larvalarinin yetisti-rildigi sistemlerden ve infekte karides örneklerin-den Vibrio spp. ve Aeromonas spp. izole etmis-lerdir. Daha sonra bu izolatlara karsi, Muttuk-kadu Lagünü’nden izole edilen Pseudomonas PS 102’nin penaid ve Macrobrachium larval yetisti-ricilik sistemlerinden izole edilen patojenik Vibrio türlerine karsi antagonistik özellik gösterdigi saptanmistir.
Balcázar vd. (2007), ergin Litopenaeus vannamei’ lerin sindirim sisteminden izole edilen Vibrio alginolyticus UTM 102, Bacillus subtilis UTM 126, Roseobacter gallaeciensis SLV03 ve Pseudomonas aestumarina SLV22’nin karidesler için probiyotik olarak potansiyel kullanimlari arastirmislardir. Izole ettikleri bu bakteriler, kari-desler için patojen olan V. harvei, V. vulnificus, V. fluvialis ve V. parahemolyticus’a karsi göster-dikleri antimikrobiyal aktivitelerine göre seçilip, karideslerin yemlerine 105 kob/g olacak sekilde ilave edilip 28 gün boyunca besleme yapilmistir. Sonuç olarak, izole ettikleri potansiyel probiyotik bakterilerin V. parahemolyticus’a karsi 8-12mm çapinda zonlar olusturdugu ve agirlik kazançlari-nin tüm bakteri gruplarinda kontrol grubuna göre daha yüksek oldugu saptanmistir. Bacillus subtilis UTM 126, Roseobacter gallaeciensis SLV03 ve Pseudomonas aestumarina SLV22 ile besle-nen gruplarda, deneme sonunda V. paraheamolyticus ile yapilan challenge sonrasi hayatta kalma oranlari kontrol grubuna göre daha yüksek bu-lunmustur. Bununla birlikte, potansiyel probiyo-tik bakterilerin kullanildigi gruplarda, yem dönü-süm oranlarinin kontrol grubuna göre daha iyi oldugu ifade edilmistir.
Didinen ve ark., (2008), II. dönem tatli su istakozu Astacus leptodactylus yavrularinin büyüme ve yasama orani üzerine ticari pro-biyotik Biyoteksin LC ve potansiyel probi-yotik bakteri Hafnia alvei susunun etkileri arastirmislardir. Biyoteksin LC günlük olarak canli yemlerin yetistiricilik sularina 1.5g/100lt ve potansiyel probiyotik bakteri Hafnia alvei susu, kerevit yavrularinin yetis-tiricilik sularina ve canli yemlere(106 hücre/ml) günlük olarak eklenmistir. Kontrol grubunda ise probiyotik uygulamasi yapil-mamistir. Tüm gruplarda elde edilen yasama oranlari ve gelisim parametreleri arasinda önemli bir farklilik bulunmamistir.
• Probiyotik bakteri seçiminde, canlinin kendi bünyesinden ya da bulundugu ortamdan seçi-len probiyotiklerin daha iyi sonuçlar verecegi düsünülmektedir.
• Probiyotik bakteri seçiminde, probiyotik bak-teri ile patojen türlerin ayirt edilmesi konu-suna açiklik getirilmelidir.
• Probiyotigin haraket mekanizmasi bilinmeli, konak–mikro organizma etkilesimi arastiril-mali, diger mikroorganizmalar arasindaki re-kabet düzeyi ve probiyotigin tutunma yetenegi belirlenmelidir.
• Çalismalarda probiyotik seçimleri tahmini gözlemlere degil, bilimsel verilere dayandi-rilmalidir.
• Arastirmalarda dikkat edilmesi gereken bir diger husus antibiyotik direnç genlerini akta-rabilen suslarin probiyotik olarak seçilmeme-sidir
• Taksonomik analizleri gelismis yöntemler kullanilarak tanimlanmayan suslar probiyotik olarak degerlendirilmemelidir.
• Ayrica probiyotik kullanimlari sonucu olusa-cak çevre düzeyindeki etkilesimler arastiril-mali ve probiyotiklerin akuakultürde kulla-nilmalarinda ekonomiklik analizlerinin yapil-masi gerekmektedir.
• Su ürünleri yetistiriciliginde probiyotikler gelecek için umut vericidir, fakat bu konuda daha çok çalismaya ihtiyaç vardir.